A. Vizyon Belirleme
Günümüzde
toplumsal yapının ve taleplerin hızlı değişimi, organizasyonların
birçok sorunla uğraşmasına neden olur. Bu sorunların içinde en zor
olanı, hiç şüphesiz, örgüt içinde hedef ve amaç birliği sağlamak ve
bağlılık oluşturmaktır. Bu yaklaşım bizi vizyon kavramına götürür.
Vizyon, gelecekte yapılması düşünülen tüm faaliyetlerin
değerlendirilmesi, tanımlanması, açıklanması ve paylaşılması sürecidir.
Liderin yeniliğe, orijinalliğe ve yaratıcılığa bakış açısıdır. Burada
lider, personelin görüşlerinden ve katkılarından ilham alır, değişime ve
geleceğe dönük fotoğraf çeker.
Zihninde şekillendirdiği düşünceleri, uygun iletişim becerileri ile
diğer çalışanlara ulaştırır ve onların da benimsemelerini sağlar.
Böylece, paylaşılan bir vizyon oluşturur.
Bu konuda Peter Senge şöyle der: "insanların başkalarının hedefleri için koşmadığını, sadece kendi inandıkları hedefler ya da gelecekte ulaşmak istedikleri hedefler için içten çalıştıkları unutulmamalıdır."
Bu konuda Peter Senge şöyle der: "insanların başkalarının hedefleri için koşmadığını, sadece kendi inandıkları hedefler ya da gelecekte ulaşmak istedikleri hedefler için içten çalıştıkları unutulmamalıdır."
Vizyon oluştururken şunlara dikkat edilmelidir:
Herkesin katıldığı, güvenilir bir vizyon oluşturulmalıdır. Faaliyet
gösterilen pazarla uyumlu olmalıdır. Ayrıca işletmenin kaynaklarına da
uygun hazırlanmalıdır.
• İnanç taşımalıdır. Önce liderin, sonra çalışanların inancını taşımalıdır.
• Anlaşılır olmalıdır. Tüm organizasyonun anlayacağı bir şekilde hazırlanmalıdır.
• İç uyuma sahip olmalıdır. Tüm elemanlar birbiriyle uyum içinde olmalıdır.
• İddialı olmalıdır. İşletmenin hedefleri açısından her zaman iddialı bir şekilde hazırlanmalıdır.
Sonuç olarak vizyon, İşletmeye bir gelecek tasvir etmesi nedeniyle,
lider için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Baum yaptığı bir araştırmada,
vizyonu olan örgütlerin, vizyonu olmayan örgütlere göre daha başarılı
olduklarını ifade etmiştir. Bir lider vizyon belirlerken temel insan
ihtiyaçlarından yola çıkmalıdır.
B. Misyon
Misyon, uzun dönemli bir amaçtır. Paylaşılan ortak değer ve
inançlardır. İşletmenin sadece tepe yönetimini değil, çalışan herkesi
(işçisinden yönetim kurulu başkanına kadar) ilgilendirir. Örgüte özgü ve
özeldir. Başka bir ifadeyle, gelecekte ulaşılmak istenen amaç ve
hedeflerin bir yansımasıdır.
İşletmenin vizyonunu ve genel amaçlarını somut hale getirir ve örgüt
içinde neler yapılacağını tesbit eder. Dünyada liderlerin oluşturduğu
çok başarılı misyon örnekleri vardır.
Örneğin, Levi Strauss'un misyonu, markalı hazır giyim ürünlerini
uluslararası alanlarda pazarlayacak kârlı ve sorumluluk sahibi bir
ticari başarıyı devam ettirmektir. Tabii ki, her işletme bu şekilde
başarılı bir misyona sahip değildir. Bazı yöneticiler mevcut (statik)
değerleri sürdürmeye çalışırlar.
Oysa lider iç ve dış gelişmelere göre misyonu günceller, değiştirir ve
yeni baştan oluşturur. Ayrıca işletmenin mal ve hizmetlerinin hangi
müşteri kitlesine/pazara hitap ettiğini, hangi teknolojilerin
kullanılması gerektiğini ve iş yapma felsefesini yine misyon ile
belirler.
C. İletişim Yeteneği
Bir işletmede iletişim, en az iki kişinin birbiriyle kurduğu mesaj
alışverişi olarak tanımlanır. Yönetimde iletişim ise, işletme içi ve dışına yönelik olarak gerçekleştirilen davranışların bütünüdür.
Örneğin, personel ile iletişim, verilen görevlerin net ve anlaşılır olması, işin belli aşamalarında geri beslemenin yapılması gibi konuları içerir. İletişim yöntemleri karşılaştırıldığında lider ve yönetici birbirine benzer gibi gözükse de liderin tartışılmaz bir üstünlüğü vardır.
Örneğin, personel ile iletişim, verilen görevlerin net ve anlaşılır olması, işin belli aşamalarında geri beslemenin yapılması gibi konuları içerir. İletişim yöntemleri karşılaştırıldığında lider ve yönetici birbirine benzer gibi gözükse de liderin tartışılmaz bir üstünlüğü vardır.
İletişim yeteneğini her platformda ön plana çıkarır. Bazen çok önemli
bir konferansta işletmenin vizyonunu topluma anlatan kişi olarak bazen
de çalışanlarına yaptığı (heyecan yaratan) bir konuşma ile karşımıza
çıkmaktadır.
Araştırmalar liderin iletişim kurma yeteneğinin yöneticilerden çok daha
farklı ve gelişmiş olduğunu göstermektedir. Benzer düşünceleri ben de
taşıyorum. İş hayatımın ilk yıllarında lider özellikli kişilerle
çalışmanın yanında, bildiğimiz klasik yönetici tipiyle de çok
karşılaştım. İletişim becerisi olmayan yöneticilerin ortak bir kaderi
şudur: 'kimse kendilerini sevmez.'
İletişim yönü zayıf yöneticileri nasıl tanıyabiliriz? Aşağıda yer alan ipuçları size yol gösterecektir:
• Departmanda huzursuzluk hâkimdir, mutsuz çalışanlar vardır,
• Personel, sorunlarını anlatmaya cesaret edemez,
• Örgüt içinde kimse işini severek yapmaz,
• Ortam daima gergindir, her zaman azarlanma korkusu yaşanır,
• Hatalara karşı tahammül yoktur, insanlar ya işten çıkarılır ya da hakarete uğrar.
Gerginliğin ve huzursuzluğun hâkim olduğu bu işletmelerde çalışanların
iletişim kanalları da kapalıdır. Bir yönetim gurusu şöyle der: "Nerede
mutsuz çalışanlar varsa orada mutlaka yönetsel sorunlar ve beceriksiz
yöneticiler vardır."
Liderlerin olduğu örgütlerde ise bu tür sorunlar kesinlikle yaşanmaz.
Kendinize model olarak bu kişileri örnek almanız, mesleki kariyerinizde
ilerlemenizi sağlayacaktır.
D. Yaratıcı Düşünme
Yaratıcılığın üç temel unsuru, hayal kurma becerisi, uzmanlık, (teknik,
yöntemsel ve entelektüel bilgi) ve esnekliktir. İşletmede yaratıcılığı
etkileyen ve geliştiren çeşitli faktörler bulunur. Liderlerin
yöneticilerden ayrıldığı dört yaklaşım şunlardır:
Doğru İşe Doğru insan Yaklaşımı: Lider, çalışan personelin yetenek ve
becerilerini iyi değerlendirir. Bu konuda çok dikkatli davranır.
Örneğin, muhasebe eğitimi almış ve yıllardır bu alanda uzmanlaşmış bir
kişiyi pazarlama departmanı müdürü yapmaz. Ya da satış departmanında
görevli bir başka müdürü, muhasebe direktörlüğüne atamaya kalkmaz.
İnsanları uzmanlıklarına ve yaratıcı düşünme becerilerine göre işe
yerleştirir ve içsel motivasyonlarını yükseltir.
Personeli Teşvik: Lider örgüt içinde yaratıcılığı ödüllendiren ve
yenilikçi fikirleri teşvik eden kişidir. Günümüzde birçok lider,
yaratıcı düşüncelerin en alt kademeden başlayarak kendilerine ulaşması
için (platform oluşturur) iletişim kanallarını açık tutmaktadır. Aşırı
bürokratik ya da çok kademeli yapılarda personelin lidere ulaşması çok
zordur. Bu sorunu çözmek için liderler yaratıcı düşüncelerin direkt
kendilerine ve asistanlarına yazılmasını istemektedir. Böylece çok
önemli fikirlerin en tepeye kadar ulaşması mümkün olmaktadır. Sonunda
ise başarılı fikirlere ödül verilerek, çalışanlar teşvik edilir.
Özgür Düşünce Ortamı: Astların yönetim kademesinden korktuğu ve
düşüncelerini söylemekten çekindiği işletmelerde özgür düşünce ve
yaratıcılık asla gelişmez. Bu şirketlerde işten atılma korkusuyla herkes
üstlerinin düşüncesini kabul etme eğilimindedir. Oysa lider, işletmede
özgür düşünce ortamının gelişmesi için, (yöneticilerden farklı olarak)
insanlara iş süreçleriyle ilgili önce özerklik verir ve sonra herkesin
yaratıcılığını ortaya çıkarabileceği bir ofis düzeni kurar. Kurumsal
olmayan işletmelerde ise bu durum tam tersinedir. İnsanların birbiriyle
iç içe oturduğu ofislerde gürültü inanılmaz boyutlardadır.
Çalışmak ve işi sonuçlandırmak için çoğu zaman mucize gerekir. Yönetim kadroları ise sessiz sakin odalarında oturup keyif yapmaktadır.
Bir saray soylusunun halkın sorunlarına duyarsızca dediği gibi, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler." Tıpkı bu düşünceye benzer şekilde personel oturacak bir masa ve iş bulmuştur. Başka bir talebi olmamalıdır. Yönetimin genel söylemi ise şöyledir: "Dışarıda milyonlarca işsiz insan varken bu personel hiçbir şeyi beğenmiyor, çalışacaklar, hem de her koşulda..."
Sonuç olarak işletmenizde böyle bir yöneticiniz varsa özgür düşünce ne size ne de işletmenize bir yarar sağlamayacaktır. O işletmede gerçek bir lidere çok büyük ihtiyaç vardır.
Çalışmak ve işi sonuçlandırmak için çoğu zaman mucize gerekir. Yönetim kadroları ise sessiz sakin odalarında oturup keyif yapmaktadır.
Bir saray soylusunun halkın sorunlarına duyarsızca dediği gibi, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler." Tıpkı bu düşünceye benzer şekilde personel oturacak bir masa ve iş bulmuştur. Başka bir talebi olmamalıdır. Yönetimin genel söylemi ise şöyledir: "Dışarıda milyonlarca işsiz insan varken bu personel hiçbir şeyi beğenmiyor, çalışacaklar, hem de her koşulda..."
Sonuç olarak işletmenizde böyle bir yöneticiniz varsa özgür düşünce ne size ne de işletmenize bir yarar sağlamayacaktır. O işletmede gerçek bir lidere çok büyük ihtiyaç vardır.
Kaynakların Tahsisi: Lider işletme kaynaklarını amaçların
gerçekleştirilmesi için doğru noktalara ayırmaktadır. Ayrıca
yaratıcılığın gerçekleşmesi için gerekli olan yatırımlar da bu kapsamda
kullanılmaktadır.
Son olarak, yaratıcı düşünce insanlarda ya doğuştan ya da edinilen
tecrübe ve birikimlerle gelişmektedir. Bu özellik örgüt içinde verimli
iş üretiminde ve yeni fikirlerin gelişmesinde son derece yararlıdır.
Bugün birçok yönetim gurusu, yaratıcı düşünce seminerleri vermekte ve
kitaplar yayınlamaktadır. Dünyada bu alanda önemli isimlerden biri de,
Edward De Bono'dur.
Yıllar önce katıldığım bir seminerinde basit bir kâğıt-kalemle
düşüncenin nasıl farklı boyutlarda ele alınabileceğini bizlere
anlatmıştı. Seminer kitabıyla aynı adı taşıyordu: "Altı Şapkalı Düşünme
Tekniği". Buna göre, yaratıcılık ve paralel düşünmeyi ortaya koyan
değişik renklerdeki 6 şapka, (Beyaz, Kırmızı, Siyah, Sarı, Yeşil ve
Mavi) düşüncenin bütün temel yönleri olan, bilgi, duygular, hisler,
riskler, tehlikeler, değerler, faydalar, enerji ve yaratıcılığı temsil
etmektedir.
Seminerde anlatılanlar özellikle toplantılarda ya da yeni fikirlere
ihtiyaç duyulan tartışmalarda kolaylıkla uygulanabilir. Bu tür
eğitimlerin işletme çalışanları için çok gerekli olduğunu düşünüyorum.
Üniversite eğitimi çoğu zaman yaratıcı düşünce için yeterli
olmamaktadır. Kitaplar ezberleniyor, sınavlar geçiliyor ve öğrenci
kendini iş hayatına hazır zannediyor. Oysa yaratıcı düşünce önce okul
ortamında geliştirilmeli, sonra işletmede lider tarafından sağlıklı bir
yapı ile devam ettirilmelidir.
E. Hedef Yönetimi
Bir işletmede, klasik anlamda, yönetici başkaları tarafından konulan
hedefleri yakalamaya çalışan kişidir. Örgütün sorunları karşısında
gerekli iyileştirmeleri (çoğu zaman yetkisi olmadığı için) yapamadığı
için statik bir yapıya sahiptir. Lider ise işletmenin kısa, orta ve uzun
hedeflerini sade ve herkesin anlayabileceği bir şekilde kendisi
belirlemektedir.
Ayrıca örgütün, birimin ve bireylerin performansının ölçülebileceği
niceliksel standartlar da oluşturmaktadır. Bunu da, şirket kültürü,
kaliteli personel ve güçlü bir finansal yapı ile yapmaktadır. Liderin
açık iş hedefleri şunlardır:
• Operasyonel hedeflere ulaşmak,
• Sektörün liderliği ve bunun için yapılan stratejik planlar,
• Vizyon ve misyon oluşturmak,
• İşletmeyi kâra geçirmek.
Bir liderlerin hedef odaklı çalışmasıyla ilgili Peter Drucker şöyle
der: "Ekonomik sonuçlar elde edebilmenin en önemli yolu, dikkati bir
noktada toplamaktır. Ancak, bugün, verimliliği artırıcı ilkeler arasında
dikkati yoğunlaştırma ilkesi sürekli olarak çiğnenmektedir. Onun
yerine, her şeyden biraz yapalım ilkesi uygulanmaktadır."
Lider bu hataya düşmemek için tüm bölümlerin çalışmalarını hedeflere
yönelik olarak yukarıdan aşağıya doğru organize etmelidir. Böylece
çalışanlara mevcut işlerin ne aşamada olduğunu ve hedeflere ulaşmak için
neler yapmaları gerektiğini daha net bir şekilde anlatmış olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder